İçindekiler

Ekonomik büyümenin, toplumsal refahın ve kalkınmanın merkezinde yer alan kavramlardan biri istihdamdır. Basit bir tanımla istihdam, bireylerin ücret karşılığında bir işte çalışması anlamına gelir. Ancak bu tanımın ardında; işgücü piyasası, belirsiz süreli iş sözleşmesi, işsizlik oranı, tam istihdam ve eksik istihdam gibi birbirine bağlı birçok dinamik bulunur. Özellikle 4857 Sayılı İş Kanunu’na göre düzenlenen iş ilişkileri, hem çalışanların hem de işverenlerin ekonomik güvenliğini belirleyen temel unsurlardır.
Belirsiz süreli iş sözleşmesi, çalışana kıdem tazminatı ve ihbar süresi gibi haklar sağlarken, ücret dışında yemek kartı gibi yan hakların sürekliliğini de garanti altına alır. Çalışanın yan haklarının önemi ve Ticket Restaurant çözümleri hakkında bilgi alın: Yemek Kartı Avantajları
Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilerde istihdam politikaları, yalnızca iş yaratmakla değil; sürdürülebilir üretim ve sosyal adalet hedefiyle de doğrudan ilgilidir. Peki istihdam tam olarak neyi ifade eder, türleri nelerdir ve gelecekte nasıl bir dönüşüm geçirecektir? Gelin, bunlara bir göz atalım.
İstihdam etmek, yani bir kişiye iş sağlamak, işgücü piyasasının en temel faaliyetidir. İstihdam etmek ne demek, sorusuna yanıt arayan biri için bu kavram hem bireysel gelir elde etmeyi hem de toplumsal üretim sürecine katılmayı kapsar. Bu süreci şekillendiren ise işçi – işveren ilişkisidir.
4857 Sayılı İş Kanunu’na göre işçi, işverenin talimatı altında ücret karşılığında çalışan kişidir; bu ilişkiyi ise genellikle belirsiz süreli iş sözleşmesi düzenler. Bu bilginin ardından, bu kez de “belirsiz süreli iş sözleşmesi nedir?” sorusu da karşımıza çıkar. Bu sözleşme türü, işin süresinin baştan belirlenmediği, yani çalışmanın sürekli nitelikte olduğu durumlarda yapılan sözleşmedir. 4857 Sayılı Kanun’un 9. maddesinde açıkça ifade edilir. İşçi ile işveren arasında güvenli ve uzun vadeli bir çalışma ilişkisi kurar. Buna karşılık, belirli süreli iş sözleşmesi ise süresi önceden belirlenmiş işlerde tercih edilir ve tarafların hakları farklı şekilde düzenlenir.
Belirsiz ve belirli süreli iş sözleşmelerinin haricinde iş dünyasını yakından ilgilendiren diğer sözleşmeleri de merak ediyorsanız “İkale Sözleşmesi Nedir?” ve “Tellaliye Sözleşmesi Nedir?” içeriklerimizi ziyaret edebilirsiniz.
İstihdamın farklı biçimleri bulunur ve bu çeşitlilik ekonomik yapıya, sektörlere ve yasal düzenlemelere göre değişir. En yaygın türler şunlardır:
Bu istihdam biçimlerinden özellikle tam zamanlı çalışanlarda en yaygın sözleşme türü belirsiz süreli iş sözleşmesidir. Örneğin, bir şirketin muhasebe departmanında sürekli çalışacak bir personel için yapılan sözleşme, belirsiz süreli iş sözleşmesi örneği olarak kabul edilir.
Tam istihdam, bir ekonomide çalışmak isteyen herkesin iş bulabildiği teorik durumu ifade eder. Ancak bu teoriden “işsizlik hiç yoktur” anlamı çıkmamalıdır. Çünkü doğal işsizlik (örneğin iş değiştirme sürecindeki geçici işsizlik) her zaman söz konusudur.
Bir ülke tam istihdam seviyesine yaklaşıyorsa, ekonomik kaynaklarını en verimli şekilde kullanıyor demektir. Bu durumda belirsiz süreli iş sözleşmesi feshi oranları da düşer çünkü iş güvencesi artar, işveren-çalışan ilişkileri uzun vadeli hale gelir. Tam istihdam, fiyat istikrarını ve üretkenliği de destekleyen bir ekonomik göstergedir.
Eksik istihdam, bir kişinin çalışmasına rağmen potansiyelinin altında bir işte istihdam edilmesi durumudur. Örneğin, bir mühendis asgari ücretle satış temsilcisi olarak çalışıyorsa bu durum görünür eksik istihdama örnektir.
Bir de gizli işsizlik vardır; özellikle tarım sektöründe sıkça görülür. Birden fazla kişinin, aslında tek kişinin yapabileceği bir işi paylaştığı durumlardır. Bu durum verimliliği azaltır. Yani işgücü istihdam ediliyordur ancak çok düşük ya da sıfır verimlilikle çalışmaktadır.
İstihdam oranı, çalışabilir nüfus içindeki istihdam edilen kişilerin oranıdır ve bir ülkenin ekonomik performansını ölçmede kullanılır. Formül şöyledir:
İstihdam oranı = (İstihdam edilen kişi sayısı / Çalışabilir nüfus) x 100
Bu oranın artması, ülkenin üretim kapasitesinin yükseldiğini gösterir. Ayrıca işsizlik oranının düşmesiyle doğrudan ilişkilidir. Yüksek istihdam oranı, belirsiz süreli iş sözleşmesi kıdem tazminatı ödemelerinin de uzun vadede işgücü piyasasındaki güveni artırdığını gösterir.
Türkiye’de istihdam oranı iller ve bölgeler arasında önemli farklılıklar gösterir. Örneğin Marmara Bölgesi, sanayi ve hizmet sektörleri sayesinde yüksek istihdam oranına sahipken, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde eksik istihdam ve gizli işsizlik daha yaygındır.
Bu farkların nedenleri arasında sanayi yoğunluğu, eğitim düzeyi, göç hareketleri ve altyapı yatırımları sayılabilir. Ayrıca bölgeler arası gelir farkları dolayısıyla ekonomik istikrar da sürekli düşer; ekonomik istikrarın düşük olduğu yerlerde ise geçici veya mevsimlik sözleşmeler daha sık görülür.

Türkiye’de istihdam politikaları, hem devlet hem de özel sektör eliyle yürütülür. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) ve SGK işbirliğiyle işgücü piyasasının dengelenmesi amaçlanır.
4857 Sayılı İş Kanunu, işçilerin haklarını güvence altına alırken işverenin üretim ihtiyaçlarını da gözetir. Bu kapsamda, özellikle belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışanların iş güvencesi sağlanırken, işten ayrılma durumlarında ihbar süresi ve ihbar tazminatı gibi yükümlülükler devreye girer. Bunların yanı sıra, deneme süresi uygulaması da işveren ve çalışan arasındaki uyumu test etmeye yarar.
Teknolojik dönüşüm, otomasyon, yapay zekâ ve uzaktan çalışma gibi kavramlar, gelecekte istihdamı kökten değiştirecek. Pandemi sonrasında global ölçekli düzende dahi ofis kavramı esnek hale gelirken, asıl iş ile yardımcı iş ayrımı da yeniden şekilleniyor.
Freelance ve proje bazlı çalışma biçimleri artarken, belirsiz süreli iş sözleşmesi gibi klasik modellerin yerini karma hibrit modeller alabilir. Proje odaklı çalışma sistemleri daha çok karşımıza çıkabilir. Ancak yine de sosyal güvence ve kıdem tazminatı gibi haklar bakımından belirsiz süreli sözleşme, uzun vadede çalışanlar için en güvenli model olmaya daha uzun yıllar boyunca devam edecektir.
İstihdam sadece ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal bir kavramdır. Bireylere gelir sağlamakla kalmaz, toplumsal huzurun ve refahın da temelini oluşturur. İşsizlik oranının düşmesi; üretim, tüketim ve yatırımın artmasını beraberinde getirir. Bu nedenle, özellikle belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışanların korunması, kayıt dışı istihdamın azaltılması ve nitelikli işgücü yetiştirilmesi hem bireysel hem de ulusal kalkınma için kritik önemdedir.
Tam zamanlı, yarı zamanlı, geçici, serbest ve kamu istihdamı gibi farklı türleri bulunur. Bu çeşitlilik, sektörlere ve çalışma biçimlerine göre değişir.
Eksik istihdam, kişinin yeteneklerine veya eğitimine uygun olmayan bir işte çalışması ya da çalışma süresinin yetersiz olması durumudur.
Tam istihdam teorik bir hedeftir ancak doğal işsizlik nedeniyle tamamen ulaşılması zordur. Yine de gelişmiş ekonomiler bu seviyeye yaklaşmayı hedefler.
İstihdam edilen kişi sayısının toplam çalışabilir nüfusa bölünmesiyle hesaplanır. Bu oran ekonomik büyümenin önemli bir göstergesidir.
Eğitim düzeyi, sanayi altyapısı, göç ve bölgesel yatırım eksiklikleri en temel nedenler arasındadır.